29 Ara 2016

My Bloody Valentine'dan Yeni Albüm Sinyali


Shoegaze'in yaratıcısı My Bloody Valentine yeni yılda yeni albüm yayımlayabilir. Kaynak çok sağlam bir yerden: Creation Records.

Shoegaze müziğin yaratıcısı İrlanda çıkışlı My Bloody Valentine 4 yıl aradan sonra yeni bir albüm yayımlayacak. İddianın sahibi My Bloody Valentine'ın yıllarca birlikte çalışarak harikalar yarattığı efsane plak şirketi Creation Records'un patronu Alan McGee. Creation Records'un Facebook sayfasından paylaşılan Kevin Shields illüstrasyonunun altına yeni yılda albüm yayımlayacak, turneye çıkacak ve albümlerini yeniden bastıracak eski Creation Records üyesi grupların isimleri paylaşıldı. Slowdive, Ride, The Jesus And Mary Chain, Go-Kart Mozart gibi isimlerin arasında My Bloody Valentine da bulunuyor. Hatırlayacaksınız, My Bloody Valentine üç albümünü analog yöntemle yeniden bastıracağı haberini vermişti. Ancak MBV ile ilgili haber bununla sınırlı değil. Yorumlarda MBV'nın yeni albüm yayımlayıp yayımlamayacağı sorusuna Alan McGee, yeni kayıtlar, yeni baskılar ve bir turnenin gerçekleşeceğini söyledi. Diğer yorumlarda ise Kevin Shields'ın Dublin'de Dinosaur Jr. ile birlikte çıktığı konserde dinleyicilere gelecek yıl bir turneye çıkacağını söylediği yazıldı. Bu yorumu onaylayan Alan McGee aynı zamanda yeni bir albümün de müjdesini verdi. Alan McGee daha önce The Jesus And Mary Chain'in de albüm haberini duyuran ilk kişiydi.

McGee ayrıca Swerdriver'ın da stüdyoda olduğunu da açıklayarak Slowdive, Ride, The Jesus And Mary Chain ve Spiritualized ile birlikte 2017'nin shoegaze yılı olacağını resmen ilan etti.

İlgili kaynağa buradan ulaşabilirsiniz:

28 Ara 2016

Mac Demarco'dan Yeni Albüm Geliyor


Lo-fi müziğin Kanadalı temsilcisi Mac Demarco yeni albüm kayıtlarını bitirdiğini duyurdu.

Kanadalı indie, lo-fi projesi Mac Demarco (McBriare Samuel Lanyon "Mac" DeMarco) üçüncü stüdyo albüm çalışmalarını bitirdiğini Instagram hesabından duyurdu. 2014 yılında yayımladığı "Salad Days" albümünden sonra ilk kez yeni bir albüm yayımlayacak olan Mac Demarco, yeni albüm için henüz bir tarih vermedi.

#that's a #wrap. Just finished #Mixin the new #disc. Time for some #champers. @5hags @minikikiipad

26 Ara 2016

George Michael 53 Yaşında Hayatını Kaybetti


Hayat, George Michael'ı kaybetti...

İngiliz pop müziğinin efsanevi ismi George Michael bu gece hayatını kaybetti. Ünlü sanatçının menajeri BBC'ye "Büyük bir üzüntü ile açıklıyoruz ki sevgili oğlumuz, kardeşimiz ve arkadaşımız George, Noel döneminde evinde huzur içerisinde hayatını kaybetti" açıklamasında bulundu.

George Michael, 80'lerin başında Wham grubunun solisti olarak başladığı müzik kariyerine solo kariyeriyle devam etti. Müzik kariyeri boyunca sayısız başarıya imza atan Michael, tüm zamanların en iyi pop şarkıcılarından biri olarak gösteriliyordu.

2016 bitime birkaç gün kala kalbimizden bir parça daha söküp aldı. Işıklar içinde uyu güzel insan...

8 Ara 2016

The Jesus And Mary Chain'in Yeni Albümünden İlk Şarkı: Amputation


1998'den sonra ilk albümünü yayımlayacak olan The Jesus And Mary Chain yeni albümü "Damage And Joy"dan ilk single şarkısını yayımladı. Yeni şarkı "Amputation" tek kelimeyle muh-te-şem!

İskoçyalı shoegaze efsanesi The Jesus And Mary Chain 18 yıl sonra gelen yeni albümünü 24 Mart'ta "Damage And Joy" ismiyle Warner Music etiketiyle yayımlayacak. Shoegaze müziğin efsanevi ismi The Jesus And Mary Chain 18 yıl önce yayımladığı "Munki" albümünden sonra ilk kez yeni bir albüm yayımlıyor. Yeni albümün ilk şarkısı "Amputation" BBC Radio 6'te prömiyeri yapıldı. The Jesus And Mary Chain zamanın yok edici gücüne aldırış etmeden gençlik yıllarını aratmayan muhteşem bir şarkı yapmış. Alan McGee haklıymış, yeni albüm parmak ısırtacak. Efsane geri döndü!

The Jesus And Mary Chain'in Yeni Albümünden Detaylar Geldi


İskoçyalı shoegaze efsanesi The Jesus And Mary Chain 18 yıl sonra gelen yeni albümünü 24 Mart'ta "Damage And Joy" ismiyle Warner Music etiketiyle yayımlayacak.

Shoegaze müziğin efsanevi ismi The Jesus And Mary Chain 18 yıl önce yayımladığı "Munki" albümünden sonra ilk kez yeni bir albüm yayımlıyor. Geçtiğimiz yıl başladıkları çalışmaları eylül ayı sonunda bitirdiler. JAMC'i piyasaya tanıtan Creation Records'un patronu Alan McGee'nin duyurduğu bu muhteşem haberin ardından albüm hakkında ayrıntılar da geldi. "Damage And Joy" isimli yeni albüm 24 Mart 2017'de ADA/Warner Music etiketiyle yayımlanacak. Albümün ilk single şarkısı "Amputation"ın prömiyeri bu akşam BBC Radio 6'de yapılacak. Aşağıda albüm kapak resmine ve albümün içeriğine ulaşabilirsiniz.

Albümün içeriği şöyle:

01 Amputation
02 War On Peace
03 All Things Pass
04 Always Sad
05 Songs For A Secret
06 The Two Of Us
07 Los Feliz (Blues and Greens)
08 Mood Rider
09 Presidici (Et Chapaquiditch)
10 Get On Home
11 Facing Up To The Facts
12 Simian Split
13 Black And Blues
14 Can’t Stop The Rock


7 Ara 2016

The Underground Youth Harika Bir Şarkı Paylaştı: "Alice"


İngiliz psychedelic shoegaze grubu The Underground Youth yeni albüm yayımlamaya hazırlanıyor. Albümün ilk single parçası "Alice", video klibiyle birlikte geldi.

İsmini The Velvet Underground ve Sonic Youth'tan alan Manchester çıkışlı neo-psychedelia sularında yüzen The Underground Youth parmak ısırtan şarkılarıyla kışkırtmaya devam ediyor. Psychedelic müziğin shoegaze ile buluştuğu bu muhteşem atmosferde yepyeni bir şarkı, harika bir video klip ile birlikte grubun resmi Facebook hesabından paylaşıldı. "What Kind Of Dystopian Hellhole Is This?" isimli yeni albüm 15 Şubat'ta Fuzz Club Records etiketiyle yayımlanacak.

6 Ara 2016

The Away Days'ten Yeni Single: Places To Go


Düş kapanı gururla sunar: yerli sahnenin indie okyanusunda yelken açan başarılı grubu The Away Days'in yepyeni şarkısı "Places To Go" çıktı.

İstanbullu indie rock grubu The Away Days debut albümünden ikinci single şarkısını az önce YouTube kanalından paylaştı. Daha önce "World Horizon" ile zihnimizde derin bir iz bırakan yerli grubumuz harikalar yaratmaya devam ediyor. The Away Days'in yeni şarkısını dinlemeyen kalmasın!

29 Kas 2016

Yeni Şarkı: No Clear Mind - Saint John


 No Clear Mind üçüncü stüdyo albümü "Makena"yı yayımlamaya iki gün kala üçüncü single şarkısı "Saint John"u yayımladı.

No Clear Mind'ın 1 Aralık'ta yayımlanacağı üçüncü albümü "Makena"dan üçüncü teklisi az önce grubun YouTube kanalında yayımlandı. Daha önce "In June" ve "Starless Night" isimli single şarkılarla bizi bir hayli şaşırtan Atinalı post-rock grubu şaşırtmaya devam ediyor. Yeni şarkı "Saint John" bildiğiniz gibi değil.

Buradan dinleyebilirsiniz:

27 Kas 2016

Pazar Dinletisi: This Mortal Coil - I Come and Stand at Every Door


4AD Records'un patronu Ivo Watts-Russell'ın efsanevi projesi This Mortal Coil 1991'de yayımladığı "Blood" albümünde Nazım Hikmet'in "Kız Çocuğu" şiirini Louise Ruthowski'nin muhteşem vokaliyle yorumlamıştı. Nazım'ın dizelerinin ethereal müzikle buluştuğu tarihin bu trajik olayını bir de This Mortal Coil'den dinleyin.

Cocteau Twins, Dead Can Dance, Bauhaus, Dif Juz, Clan of Xymox, Xmal Deutschland, Pixies gibi birçok efsane grubu müzik dünyasına tanıtmış ve hepsini This Mortal Coil isimli ortak bir projede buluşturmayı başarmış bir plak şirketi olan 4AD Records, birçok başarılı albümün ardından 1991 yılında son albümü "Blood" ile altın vuruşunu yapıp kariyerini noktalamıştı. Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden Caroline Crawley de albümden dört şarkıyı seslendirmişti. Fakat albümde öne çıkan bir şarkı daha vardı. İskoç müzisyen Louise Ruthowski'nin seslendirdiği "I Come and Stand at Every Door" isimli şarkının sözleri Türk edebiyatının en büyük şairi Nazım Hikmet'e aitti. "Hiroşima" olarak da bildiğimiz "Kız Çocuğu" şiiri 1956 yılında Nazım tarafından Sadako Sasaki isimli küçük bir kız çocuğuna yazılmıştı. Hiroşima'ya atom bombası atıldığında Sadako henüz 1 yaşındaydı, fakat on yıl sonra lösemiden hayatını kaybedince ismi barışın bir simgesi haline geldi. Ve elbette Nazım'ın bu tüyleri diken diken eden dizeleri onun anısına yazılmış en güzel şiirdi. Yalnızca Sadako'nun değil, tarihe kara bir leke olarak sürülen Hiroşima anısına yazılmış en güzel şiirdi aynı zamanda. Öyle ki şiir yayımlandıktan tam on yıl sonra Californialı psychedelic rock grubu The Byrds tarafından seslendirilmişti ilk kez. Bu harika şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz. 1991 yılına geldiğimizde ise bu kez de bir başka efsane grup This Mortal Coil seslendirdi bu güzel şiiri. Sözü daha fazla uzatmadan şarkının büyüsüyle baş başa bırakıyorum sizi.

"Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölüler"

25 Kas 2016

Seçki: Gothic, Post-Punk, Darkwave, Deathrock



Siouxsie'den Bauhaus'a, The Sister Of Mercy'den Cocteau Twins'e goth müziğin kilometre taşları ve kıyıda köşede kalan grupların yanı sıra, güncel kayıtlardan oluşan 40 şarkılık gece dinletisi.



Yeni Şarkı: The Raveonettes - Fast Food


Danimarkalı indie rock ikilisi The Raveonettes kasım ayı şarkısını yayımladı. "Fast Food" isimli yılın onuncu şarkısı video klibiyle birlikte alışılmışın dışında, lo-fi kalitesinde pek bi' güzel.

"Anti-album" mottosuyla bu yıl beklenmedik bir yolculuğa çıkan Danimarkalı Sune & Sharin ikilisi bu yılın onuncu şarkısını kendi YouTube kanalında lirik bir video kliple birlikte yayımladı. "Fast Food" isimli bu güzel şarkı ismiyle sizi yanıltmasın, kendisi çok tatlı sözlere sahip bir aşk şarkısı. Raveonettes geçtiğimiz ay "Choke On Love" şarkısını paylaşmıştı. Her ay farklı tatlar, farklı güzelliklerle karşımıza çıkan grubun yeni şarkısını buradan dinleyebilirsiniz:

23 Kas 2016

Sigur Rós Hoppípolla'yı BBC Planet Earth İçin Yorumladı


Başka dünyanın insanları olarak bildiğimiz Sigur Rós güzeller güzeli şarkısı Hoppípolla'yı BBC'nin muhteşem belgesel dizisi Planet Earth II için yeniden yorumladı.

2005 yılında yayımladığı "Takk..." isimli masterpiece albümünde yer alan Sigur Rós'un sembolik şarkısı Hoppípolla diğer tüm Sigur Rós şarkıları gibi doğayla bir bütün olan eşsiz güzellikte bir çalışmadır hiç kuşkusuz. Peki böylesine güzel bir şarkının doğayı kusursuz bir şekilde anlatan BBC Planet Earth II için yorumlanmasına ne demeli? Bu muhteşem buluşmayı kaçırmayın. Aşağıdaki bağlantıdan dinleyin:

21 Kas 2016

Yeni Şarkı: No Clear Mind - In June

 No Clear Mind 7 Aralık'ta yayımlayacağı yeni albümü "Makena"dan ikinci teklisini paylaştı. "In June" isimli single bildiğimiz No Clear Mind sound'undan biraz uzakta fakat hüznünden hiçbir şey kaybetmemiş.

Ekim ayı sonunda Starless Night single'ıyla yeni albümün açılışını yapan Atinalı post-rock, dream pop grubu No Clear Mind progressive pychedelic tarzıyla bir hayli şaşırtmışken bizi şimdi de yeni yüzüyle karşımızda. 90'ların indie, shoegaze şarkılarını anımsatan, bir ayağı geçmişte, bir ayağı düşlerde olan yeni şarkı albüme dair yeni detaylar vermeye devam ediyor.

Yeni şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:

15 Kas 2016

Yeni Şarkı: Cigarettes After Sex - K.


Huzurlarınızda yepyeni harika bir Cigarettes After Sex şarkısı.

Brooklyn çıkışlı dream pop, slowcore grubu Cigarettes After Sex çizgisini hiç bozmadan devam ediyor. 2008'de başladığı müzik kariyerine 2012'de yayımladığı "I." isimli bir EP albümle özellikle YouTube üzerinden milyonlara erişen grup geçen "Affection" ve Reo Speedwagon cover'ı "Keep On Loving You" singlelarıyla yoluna devam etmişti, Chill-Out Festival Istanbul kapsamında bu yıl İstanbul'da konser veren Greg Gonzales'in başlattığı başarılı proje Cocteau Twins, Mazzy Star ve Red House Painters gibi cevherlerden beslenmeye devam ederek bu sabah "K." isimli bir single şarkıyla bize günaydın dedi.

Sigaranı yak, çünkü sevişmek için harika bir neden var burada:

11 Kas 2016

Leonard Cohen'in 20 Unutulmaz Şarkısı


Gel, gitme usulca o iyi gecelere
Yaşlılık tutuşup çıldırsın gün kavuşurken
Bağır, bağır öfkeyle ışığın tükenişine
Dylan Thomas

Tüm zamanların en iyi sanatçılarından Leonard Cohen'i 82 yaşında kaybettik. Yarım asırlık müzik kariyerine sonsuz güzellikler katan efsanevi sanatçı aşkın, karanlığın, hüznün, yalnızlığın ve özgürlüğün en güzel şarkılarını söyleyerek, en güzel şiirlerini yazarak veda etti. Öptüğü, sevdiği, seviştiği tüm o güzel kadınlarına kavuştu. Son albümü "You Want It Darker"ı bize hediye edip öyle gitti. Tıpkı David Bowie gibi. Onu da yıldızlara uğurladık. Işıklar içinde uyusun o güzel insanlar.

Kelimelerimin tükendiği bu anda hayatı şiirle, müzikle, aşkla, yalnızlıkla geçmiş bu efsane adamın 20 unutulmaz şarkısıyla kendisini çiçek yapıp kitap arasına saklıyorum.

20. Chelsea Hotel #2 (1974)
Chelsea Hotel #2 ile başlamamın çok özel bir sebebi var. Leonard Cohen 1974 yılında bestelediği bu şarkı Janis Joplin ile yaşadığı tek gecelik ilişkinin anısına yazılmıştı.


19. Traveling Light (2016)
Efsane sanatçının geçtiğimiz ay yayımladığı "You Want It Darker" albümünün kanımca en hüzünlü parçası olan Traveling Light Cohen'in ölüme çağrı yaptığı bir başka şarkısıydı. Giderayak son golünü attı yaşlı kurt.


18. The Stranger Song (1967)
Leonard Cohen'in ilk şarkılarından biridir The Stranger Song. Cohen henüz profesyonel müzik hayatına başlamadan şairliğiyle tanındığı bir dönemde birçok şarkı bestelemeye başlamıştı bile. Efsanevi debut albümü "Songs Of  Leonard Cohen"den The Stranger Song:


17. Bird On The Wire (1969)
Cohen'in ikinci stüdyo albümü "Songs From a Room"dan Bird On The Wire Cohen'in eski aşkı Marianne ile birlikte kuşlara yazdığı harika şarkı.


16. My Oh My (2014)
Cohen'in 2 yıl önce yayımladığı on üçüncü stüdyo albümü "Popular Problems"tan My Oh My folk, blues ve country öğeleri taşıyan tatlı, hoş bir şarkıydı.


15. I'm Your Man (1988)
Leonard Cohen'in 80'lerin havasından etkilenerek folk müzikten synthpop'a geçtiği "I'm Your Man" albümünde sesinin de kalınlığı öne çıkıyor. O tatlı esintili şarkılar yerini aşkın kışkırtıcı çağrısına bırakıyordu artık.


14. Tower Of Song (1988)
"I'm Your Man" albümünden bir diğer şarkı Tower Song genç yaşta hayatını kaybeden country müziğin efsane ismi Hank Williams için saygı duruşuna geçtiği bu güzide şarkı unutmamak gerek.


13. The Partisan (1969)
Cohen'in savaşın yıkımına karşı barışın onurunu, ölümün çirkinliğine karşı yaşamın güzelliğini savunduğu klasik bir 68 kuşağı şarkısıdır The Partisan. Şarkıdaki Fransız kadın vokali şarkıyı bambaşka yerlere götürecek kadar güzeldir.


12. Waiting For The Miracle (1980)
1980 çıkışlı "Waiting For The Miracle" albümüyle aynı ismi taşıyan bu muhteşem şarkı 80'ler synth müziği henüz popülarite kazanmamışken Cohen tarafından söylenmiş, ancak dinlendiğinde bizi 90'ların romantik atmosferine götürecek naifliğe sahiptir. Cohen'in müziği nasıl etkilediğini sadece bu şarkıda bile görebilirsiniz.


11. Avalanche (1971)
"Songs Of Love And Hate" albümünün açılış şarkısı Avalanche Cohen'in flamenko gitarıyla, güçlü ve sakin vokaliyle unutulmazlar arasına girmiş bir Cohen klasiğidir.


10. Hey, That's No Way to Say Goodbye (1967)
Cohen'in efsane debut albümü "Songs Of Leonard Cohen"den sözleriyle, müziğiyle iç burkan bir ayrılık şarkısıdır bu. "Biz hiç elveda demedik ki". Suzanne'a yazılmıştır.


9. Everybody Knows (1988)
"I'm Your Man" albümünün vals ritmiyle yazılmış harika şarkısı Everybody Knows AIDS'ten sosyal problemlere, aşktan evliliğe uzanan yelpazesi geniş, oryantal motiflerle süslenmiş pek bir güzel Cohen eseridir.


8. You Want It Darker (2016)
Kanadalı dehanın on dördüncü ve son albümü "You Want It Darker"ın açılış şarkısı You Want It Darker Cohen'in 82. yaş günü prömiyeri olarak yayımlanmıştı. Downtempo tadındaki bu muhteşem şarkı Cohen'in sonsuzluğa doğru yürüdüğü bir dönemde yazıldığı için Musevi dini motifleriyle bir mistik bir atmosfere bürünerek tüylerimizi ürpertiyor. "I'm ready my lord" ve "We kill the flame" adeta dilimize pelesenk olurcasına öne çıkarken "hineni hineni" sözleri alttan alttan bizi Ortadoğu'nun kadim topraklarına götürmüyor değil.


7. A Thousand Kisses Deep
Benim favori şarkılarım arasında yer alan A Thousand Kisses Deep belki de Cohen'in hak ettiği değeri en az gören şarkılardan biridir. 2001 yılında yayımlanan dokuzuncu stüdyo albümü "Ten New Songs"dan A Thousand Kisses Deep 1998'de hayatını kaybeden ressam Sandy Merriman için bestelediği şarkı "The ponies run, the girls are young" ile başlıyor, sonsuza dek sürüyor.


6. Famous Blue Raincoat (1971)
"Songs Of Love And Hate" albümünün şiirsel şarkısı Famour Blue Raincoat bir mektuptur. Aldatılmanın belki de en yürek yakan şarkısıdır. Aldatılmanın ağır olduğunu biliyoruz da peki ya aldatılmalardan daha ağır şarkılara ne demeli? Cohen yine de öyle çok seviyor ki, "Sanırım seni özlüyorum, sanırım seni affediyorum, yine de karşıma çıktığın için memnunum" diyerek tüm gülümsemelere adeta bıçak çekmiştir. Ayrıca şarkıda adı geçen Jane'in Janis Joplin olduğu yönünde iddialar da var. Keza Cohen'in Joplin ile yaşadığı tek gecelik aşkı düşünürsek pek de yavana atılacak bir iddia değil.


5. Sisters Of Mercy (1967)
Efsane gothic rock grubu The Sister Of Mercy'ye ismini vermiş bu tatlı şarkı debut albümün klasikleri arasında yer alıyor. Şarkının sözleri yine ustaca yazılmış klasik Cohen güzelliğinde aşkın ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor:

Çıktığımda uyuyorlardı, umarım karşılaşırsınız yakında
Yakma ışıkları, görünüyor adresleri ayışığında
Kıskanmam merak etme, duysam bu gece seni mutlu ettiklerini
O türden aşıklar değildik biz, olsak da ne fark ederdi ki?


4. Hallelujah (1984)
Leonard Cohen'in belki de en çok bilinen, en çok söylenen, en çok yorumlanan şarkısıdır Hallelujah. Dini bir retorik olan Hallelujah Jeff Buckley, John Cale ve Rurus Wainwright tarafından da seslendirilmişti. 1984 çıkışlı "Various Positions" albümünde yer alan bu unutulmaz şarkıya dördüncü sıradan yer veriyorum.



3. Who By Fire (1974)
"New Skin For The Old Ceromony" isimli dördüncü stüdyo albümüyle yeni aşklara, yeni hikayelere, yeni şiirlere yol alan Cohen'in iki buçuk dakikalık ninnisi. Zarif, dokunaklı, ilahi gibi, marş gibi bir şarkı. Sözleri Eski Ahit'ten gelen bu tatlı şarkı benim en sevdiğim Cohen şarkılarından biridir ancak yeterli ilgiyi görmediğini düşünüyorum. Bu şarkıyı neden sevmediniz?



2. So Long, Marianne (1967)
Cohen'in şarkılar yazdığı, şiirler okuduğu ilk kadın Marianne için yazdığı bu efsane şarkı tüm zamanların en iyi şarkıları türünden listelerde hep yer edindi kendine. Bir kadına daha güzel nasıl veda edilebilirdi ki? "Ah Marianne, yine hatırlayacağız her şeyi ve yine güleceğiz, yine ağlayacağız... Sonra yine güleceğiz ve yine ağlayacağız..."

"Pekâlâ Marianne, çok yaşlandık ve vücutlarımız ayrı düşüyor. Sanıyorum ki çok kısa bir süre sonra peşinden geleceğim. Biliyorum, ardında, sana öylesine yakınım ki elini uzatsan, elime ulaşabilirsin. Ve biliyorsun ki seni her zaman güzelliğin ve bilgeliğin için sevdim. Fakat bu mevzu hakkında daha fazla bir şey söyleme gereği duymuyorum. Çünkü her şeyi biliyorsun. Ama şimdi… Sadece sana iyi yolculuklar dilemek istiyorum. Hoşça kal eski dost, sonsuz aşk, yakında görüşürüz."
(Leonard Cohen'in Marianne'e yazdığı mektup)



1. Suzanne (1967)
Cohen'in methiyeler dizdiği ilk kadın Suzanne Verdal, öylesine şanslı bir kadın ki yeryüzünün en güzel şarkılarından birine konu olmuş. Birçok kişi bu şarkıya olan aşkından çocuklarına Suzanne ismini vermiş. Dile kolay yarım asırlık bu şarkı asırlarca söylenmeye devam edecek. Bir kadına yazılabilecek en güzel şiirleri, şarkıları yazmış Cohen. Artık kavuştun o kadınlara, aşklara ve kırık kucaklaşmalara...

Suzanne seni alır götürür nehir kıyısındaki evine
Geçen gemileri duyarsın, onunla geçirmek istersin geceyi
Biraz kaçıktır bilirsin, ama zaten bu yüzden orada değil misin?

Leonard Cohen'i Kaybettik


Efsanevi sanatçı Leonard Cohen 82 yaşında hayata veda etti. 2016 David Bowie ve Prince'den sonra Cohen'i de bizden aldı.

Geçtiğimiz ay "You Want It Darker" albümüyle harika bir iş çıkaran efsanevi sanatçı dün gece hayata gözlerini yumdu. Ölüm nedeni henüz açıklanmayan sanatçının kötü haberi resmi Facebook sayfasından verildi.

Leonard Cohen son albümü "You Want It Darker"ı yayımladıkları sonra Billboard dergisine verdiği röportajda "Ölüme çoktandır hazırım" diyerek hepimizi üzmüştü. Daha sonra biraz abarttığını söyleyerek durumu düzeltmek istese de aslında anlamıştık Cohen'in durumunu. Gidiyordu, gideceğini biliyordu. Zaten son albümdeki şarkıları dinlerseniz oradan da anlayacaksınız. Cohen şarkılarında hep hüzün vardı ama bu sefer biraz farklıydı. Musevi inancını benimseyen sanatçı şarkılarına ilahi bir hüzün, teslimiyet ve sonsuzluk kalmıştı. Dahası "I'm ready, my lord" diyordu "You Want It Darker" şarkısında. Yehova'ya ben hazırım, gel beni al demekti bu. Ah sevgili Leo, arkanda sonsuz güzellikler bırakarak gittin. Giderayak son vuruşunu da yaptın. David Bowie ve Prince'den sonra seni de yıldızlara uğurladık. Işıklar içinde uyu. Yeryüzü sana minnettar.

Hoşça kal...



7 Kas 2016

Mary Shelley'nin Dramı: Frankenstein


1818'de yayımlanan Frankenstein isimli gotik-romantik eseriyle tarihin ilk bilim-kurgu romanına imza atan Mary Shelley en az Frankenstein kadar sıra dışı bir hayata sahipti ve fakat Frankenstein'dan çok daha fazlasıydı.

1797'de Londra'da entelektüel bir ailenin kızı olarak doğan Mary Shelley'nin annesi tarihin ilk feminist yazarı Mary Wollstonecraft, babası ise felsefi anarşizmin ve pragmatizmin ilk savunucularından ünlü yazar William Godwin'di. Annesini doğumda kaybettiği için bakımını babası üstlendi. Bu da ABD başkan yardımcısı  Aaron Burr ve ünlü romantik şair Samuel Taylor Coleridge gibi büyük bir entelektüel camiadan eğitim alması anlamına geliyordu.

Bu kadar entelektüel çevre hayatının her alanına dokunuyordu. Öyle ki henüz 16 yaşındayken Percy Bysshe Shelley ile tanıştı. 22 yaşındaki Percy Shelley ateist olduğu için evlatlıktan reddedilmiş bir şairdi. İki genç şair birlikte Fransa'ya kaçtılar. 2 yıl sonra döndüklerinde Mary hamileydi. Mary'nin babası bu "gayrimeşru" durumu düzeltmek ve ailenin itibarını korumak için evlenmelerini istiyordu fakat bir sorun vardı. Percy Shelley'nin bir karısı vardı. Harriet Shelley isimli bu talihsiz kadın gizemli bir şekilde Londra'da bir nehirde ölü bulundu. İntihar süsü verilen bu olayda o dönem Mary'nin babası William Godwin'in parmağı olduğu yönünde güçlü bir kanaat vardı. Ancak aristokrasinin açmadığı kapı, örtbas etmediği olay yoktu tabii. Bu trajik olay sonrası Mary ile Percy'nin evlenmeleri önünde bir engel kalmamıştı ve onlar da evlendiler.

Mary Shelley'nin üvey kız kardeşi Clair Clairmont tıpkı Mary gibi kendisinin de bir şair sevgilisi olmasını istiyordu. Bu yönde isteğini Mary'ye belirttiğinde Mary onu Percy'ye yönlendirdi. Percy'nin aklında çok özel bir isim vardı. Bu yüzden 1816'da Genova'ya gittiler ve Clair'i müstakbel sevgilisiyle tanıştırdılar. Bu kişi ünlü şair Lord Byron'dan başkası değildi. Clair için bunlar olurken Mary Shelley hayatının en önemli işine imza atıyordu.

Lord Byron, Mary, Percy ve Byron'ın doktoru John William Polidori geceleri bir araya geliyorlar, birtakım tartışmalara giryorlar, birbirlerine korku hikayeleri anlatıyorlardı. Mary Shelley ünlü romanı Frankenstein'ı tam da bu "korku geceleri" sırasında yazmaya başladı. Mary henüz 19 yaşında başladığı bu romanı 1818'de 21 yaşındayken yayımladı. Kitap ilk basımında "Frankenstein or Modern Prometheus" başlığıyla anonim olarak yayımlandı. Kitabın başında Percy Shelley'nin bir önsözü bulunuyordu. Bu da kitabın Percy'ye ait olduğuna dair bir kanaat oluşturdu. 5 yıl sonra Mary bir başka kitap yayımlayınca bu sefer kendi ismini kullandı.

Bir kısmını rüyasında görerek, bir kısmını da dönemin bilimsel, sosyal, dini ve politik gelişmeleri ışığında ele alarak yazmıştı. Aslında Lord Byron'ın ciddi bir etkisi söz konusuydu. Ayrıca John William Polidori de bu buluşmalar sonrası yazmaya başlamış ve 1819'da "The Vampyre" isimli bir gotik korku romanı yayımlamıştı. Bu roman Bram Stoker'ın 1897 çıkışlı ünlü romanı "Dracula"yı derinden etkilemişti.

Mary Shelley aynı zamanda Almanya Darmstadt'taki Frankenstein Kalesi'nden de etkilenmişti. Simyacı Johan Comral Dippel XVII. ve XVIII. yüzyılda yaşamış, yerel efsanelere göre mezardan insanları çıkarıp ölü bedenler üzerinde deney yapıyormuş.

Frankenstein hakkında bilinen en büyük yanlış romandaki yaratığın isminin Frankenstein olduğu yanılgısıdır. Oysa ki Frankenstein o yaratığı yaratan doktorun adıdır. Yaratığa "monster", "creature", "it" ve "demon" gibi isimler verilmekteydi. Hatta bir bölümde yaratığa sorulan "Kimsin sen?" sorusuna "Bana bir isim vermedi o" cevabını veriyor.


Frankenstein hakkında birkaç teori öne çıkıyor. Bunlardan birincisi direkt romanın başlığıyla içeriği arasındaki ilişkiden yola çıkarak ortaya atılmış. Efsaneye göre, insanlar soğukta donarak ölürken tanrılar Olympos dağında ateşi yalnızca kendileri için kullanmaktadır. Bu adaletsizliğe boyun eğmeyen Prometheus, Zeus'a meydan okuyup onun ateşini çalmıştır. Bu yüzden de Zeus tarafından sonsuz lanetle lanetlenir. Caucasus kayasına zincirlenen ateş hırsızı Prometheus'un ciğeri her gece bir kartal tarafından yenmekte, ertesi akşam aynı saate kadar ciğer eski haline gelmekte, böylece acıları bittiği yerde yeniden başlamaktadır. Buradan yola çıkarak Mary Shelley'nin tanrıyı sorguladığı yönünde bir izlenime varabiliriz. Zira eşi Percy'nin ateist olmasından mütevellit Mary'nin tanrıyı sorgulaması kaçınılmazdır. Tanrı bizi yarattı ve öylece bıraktı. Kitapta yaratığın doktorla olan diyaloğu da buna bir kapı sayılabilir. 

"Hiç eylemlerinin sonucunu düşündün mü? Beni yarattın ve ölüme terk ettin. Kimim ben?"
"Bana bu duyguları sen verdin ama nasıl kullanacağımı söylemedin. Bizim yüzümüzden iki insan öldü. Neden?"

Birinci teorinin anti-tezi olan diğer teori XIX. yüzyıl biliminin geldiği nokta ve Aydınlanma düşüncesinin eleştirisi olduğu yönünde. Nitekim madde dünyasının mânâ dünyasını alt ettiği Victoria döneminde Mary Shelley'nin Doktor Frankenstein metaforuyla ruhsuz ve cüretkâr bilim dünyasına karşı tek yaratıcı Tanrı'nın büyüklüğünü, kusursuzluğunu ve biricikliğini savunduğu ortaya atılıyor.

Mary doğumu sırasında annesini kaybetmişti. Bu yüzden hayatı boyunca kendini suçlamıştı. Annesizliğin yarattığı büyük sevgi boşluğuyla sevgisizliği yaratığa vermiş olması muhtemeldi. İki çocuğunu da kaybetmiş olmasına rağmen üzülmeyi bile beceremediğinden kendini suçlayan Mary vicdan azabını da Victor Frankenstein'a vermiş olabilirdi.

Bir diğer teorisi ise daha somut bir delile dayansa da Mary Shelley'nin her şeyi muallakta bırakmayı sevdiğinden ötürü yalnızca teori olmaktan öteye gidemedi. Mary Shelley mektuplarında Frankenstein'ı Fransız Devrimi'ne benzetiyordu. Büyük umutlarla başlayan Fransız Devrimi'nin nasıl raydan çıkarak bir kâbus hâline geldiğini metaforik bir dille anlatmıştı.

Son teori ise toplumsal düzene bir eleştiri niteliğinde. Frankenstein'ın yaratığı aslında her ne kadar kötü bir insanın beynine sahip olsa da iyi niyetli, akıllı ve saf bir yaratıktı. Fakat korkunç yüzü nedeniyle kendisine yapılan eziyetler, ötekileştirmeler ve dışlamalar yüzünden aradığı sevgiyi bulamamış, yalnızca kötülüğe maruz kalmış ve dolayısıyla kötü bir karaktere bürünmüştü. Kötü bir bedene sahip iyi bir ruhun toplum tarafından nasıl örselendiğini anlatan bu yapıta karşın Bram Stoker "Dracula" eserinde güzel bir bedene sahip kötü bir karakteri öne sürmüştü. İşte esinti budur!

Bugün bir klasik olan Frankenstein dönemin eleştirmenleri tarafında yerden yere vuruluyordu. The Quarterly Review "korkunç, iğrenç, saçmalık" yorumunu yapmıştı. Açıkçası dönemin değerlerine böylesine cüretkâr bir karşı duruş sergileyen bu roman hakkında beklenmedik bir kritik değildi bu.

Bugün okuduğumuz Frankenstein aslında romanın ilk hâli değil. Çünkü Mary Shelley romanı birçok kez yeniden revize etmişti. Son hâlini 1831'de yazan Mary büyük bir trajedi yaşamıştı. Önce çocukları Clara'yı 1818'de, ertesi yıl da William'ı kaybetmişti. Ardından 1822'de eşi Percy boğularak yaşamını yitirmişti. Bu üç trajik ölüm de İtalya'da yaşanmıştı. Mary Shelley bu olaylardan sonra kendi kaderini Doktor Frankenstein'ın kaderine de yansıtmıştı. "Remember me but ahh, forget my fate!"

Mary Shelley çektiği sonsuz acıların etkisiyle yazdığı bu harikulâde eser bilim-kurgu, korku, gotik edebiyat gibi isimlerin çok ötesinde, döneminin en başarılı yapıtlarından birisiydi. Popüler kültürde çok fazla esinlendiği için her ne kadar Frankenstein ile tanınsa da Mary Shelley acı dolu kısa hayatına yedi roman, üç çocuk kitabı, birçok kısa öyküsü, şiirleri ve denemeleri sığdırarak Viktoryen dönemin en önemli yazarlarından biri oldu. Goth bless her.

31 Eki 2016

Seçki: Halloween İçin 20 Şarkı


Gothic'ten darkwave'e, industrial'dan post-punk'a uzanan 20 şarkıyla Halloween gecesine özel bir liste. Happy Halloween!

20. Echo & The Bunnymen - Nocturnal Me
Açılış konuşmasını İngiliz post-punk klasiği Echo & The Bunnymen ile yapmak istedim. 1984 çıkışlı albümü "Ocean Rain"den en sevdiğim şarkı olan "Nocturnal Me" klasik bir gotik edebiyat esintisiyle yazılan sözleri, akustik ritimleri ve barok dönem motifleri taşıyan senfonik müziğiyle listede gotik-romantik havayı en iyi yansıtan şarkılardan biri hiç kuşkusuz.



19. Clan Of Xymox - Something Wrong
Bir 4AD klasiği olan Hollandalı Clan Of Xymox 80'lerde new wave tarzda dans müziği yaparken gothic müziğin popülaritesini yitirdiği 90'lı yıllarda gothic müziğe geçiş yaptı. Aslında Xymox'nun müzikal seyri sürekli değişmekte. Bazen synthpop, bazen darkwave, bazen new wave, bazen gothic tarzda şarkılar yapıp yelpazeyi hep geniş tutmuş. Şarkımız "Something Wrong" 2001 yılında yayımlanan "Notes From The Underground" albümünden.



18. Xmal Deutschland - Incubus Succubus
Gothic, wave müzik Britanya'da çıkmış olsa şüphesiz en çok etkilediği ülke Almanya oldu. Ve Almanya bu dark kültürü en çok koruyup kollayan ülke olmaya devam ediyor. Xmal Deutschland 1980'de kurulduğunda dünya gothic müzikle tanışalı birkaç yıl olmuştu. 4AD Records'un karanlığa karanlık kattığı o yeni Viktoryen dönemde 10 yıl boyunca ayakta duran Xmal Deutschland dört stüdyo albümü yayımlamıştı. "Incubus Succubus" (Incubus: erkek seksüel şeytan; Succubus: kadın seksüel şeytan) ise en çok sevilen şarkısı olarak biliniyor.




17. The Birthday Party - The Friend Cathcher
Nick Cave'in Rowland S. Howland ile birlikte delilik dönemi The Birthday Party birçok Nick Cave dinleyicisinin alıştığı sakin, temiz sound'dan bir hayli uzakta goth, deathrock gürültülü ve karanlık şarkılar yapan kısa dönemlik bir efsaneydi. Aslında The Boys Next Door projesinin ismi değiştirilmiş haliydi The Birthday Party. 3 yıllık müzikal kariyeri boyunca 3 başarılı albüm çıkarmayı başarmıştı. Daha sonra yollar ayrılında yeni efsaneler doğdu. Grubun 1980 çıkışlı debut albümü "The Birthday Party"den "The Friend Cathcher" Halloween'in karanlığına yakışır bir şarkı.




16. Christian Death - Church Of No Return
Los Angelslı Christian Death deathrock, gothic rock müziğin en başarılı temsilcilerinden biridir. Keza Amerika'da görmeye pek alışmadığımız bir manzarayı bu kadar iyi temsil etmesi onu ayrı bir noktaya koyuyor. Şarkılarının genel teması seks, uyuşturucu ve anti-christ olan Christian Death 38 yıldır varlığını sürdürüyor. Tam 19 stüdyo albümü bulunan grubun popüler şarkısı "Church Of No Return" 1993 çıkışlı "Jesus Points the Bone at You?" albümünden.




15. Alien Sex Fiend - She's A Killer
Nick Fiend ile Mrs. Fiend ikilisinin kurduğu Londra çıkışlı deathrock, goth rock grubu Alien Sex Fiend gothic müziğin kült grupları arasında yer alıyor. Alien Sex Fiend 34 yıllık kariyerine 16 albüm sığdırmayı başarmış. Grubun en popüler şarkısı "She's A Killer" 1984'te yayımlanan "Acid Bath" albümünden.




14. Q Lazzarus - Goodbye Horses
New Jerseyli Q Lazzarus "The Silence Of The Lambs" filminin hafızalardan silinemeyen soundtrack şarkısı "Goodbye Horses" ile adını tüm dünyaya duyurmayı başarmış tek şarkılık bir efsaneydi. Birçok grup tarafından yorumlanan bu harika şarkının ben henüz kötü bir cover'ına denk gelmedim. Sanırım bu durum şarkının kalitesiyle ilgili olmalı. "All things pass into the night".




13. Stone 588 - Iron Satellites
1992'de Californialı Terri Kennedy ve Dave Rhine ikilisinin kurduğu Stone 588 alternative rock'ın piyasayı ele geçirdiği bir dönemde gothic müziği inatla savunan birçok underground gruptan biriydi. 12 yıllık kariyeri boyunca 5 albüm yayımlayan grup kadın vokali gothic, deathrock müzikte en iyi kullanan ikinci dönem gothic rock gruplarından biriydi hiç kuşkusuz.




12. My Bloody Valentine - Forever & Again
Shoegaze müziğin yaratıcısı efsanevi grup My Bloody Valentine çok az bilinen karanlık yüzüyle karşı karşıyayız. Bilinda Butcher'sız erken dönem gothic, deathrock denemesi olan 1985 çıkışlı "This Is Your Bloody Valentine" isimli mini albüm Kevin Shields'in ipleri henüz eline almadığı ve David Conway'in etkisi altında kalmış, soundlarla, ritimlerle vokalle tam bir gothic / death rock albümdür. Hatta fazlasıyla Bauhaus etkisinden söz edebiliriz. Darkwave ve goth müziğin yükselişe olduğu neo-viktoryen dönem Almanya'da stüdyoya girmenin kaçınılmaz bir sonuydu "This Is Your Bloody Valentine".




11. Lebanon Hanover - Gallowdance
Modern zamanın en başarılı gothic, darkwave gruplarından biri olan Lebanon Hanover Almanyalı Larissa Iceglass ve İngiltereli William Maybelline tarafından kurulmuş henüz 6 yıllık bir müzikal kariyere sahip. Ancak bu kadar kısa süre içinde 4 başarılı albüm yayımlayarak ciddi bir hayran kitlesi yakalayabilmiş.



10. She Past Away - Kasvetli Kutlama
Batı'ya en iyi açıldığımız grup hiç kuşkusuz She Past Away olmalı.  Kendi ülkesinde hak ettiği değeri görmeyip yurtdışında ciddi bir hayran kitlesine sahip olan Bursa çıkışlı She Past Away, modern gothic, darkwave müziğin en iyi temsilcileri arasında yer alıyor demek abartılı olmayacaktır. 2012 çıkışlı "Belirdi Gece" albümünden "Kasvetli Kutlama" Halloween için ismiyle müsemma en uygun şarkılardan biridir bence.



9. Marilyn Manson - This Is Halloween
İsmiyle müsemma şarkılar demişken bir Halloween klasiği "This Is Halloween"i pas geçmek yakışık almazdı. Tim Burton'ın 1993 yapımı kült  animasyon filmi "The Nightmare Before Christmas" için Marilyn Manson stüdyoya girdi ve "This Is Halloween" gibi bir başucu şarkısıyla çıktı. Halloween gecelerinin vazgeçilmezi benim de vazgeçilmezimdir.




8. Cocteau Twins - Garlands
Bir 4AD Records klasiği Cocteau Twins ethereal, dream pop müziğin şüphesiz en iyi grubu olarak bilinse de müzikal kariyerine gothic romantic müziğin en iyi albümlerinden 1982 çıkışlı "Garlands" ile başlamıştı. Will Heggie'nin ürkütücü ritmik basları, Robin Guthrie'nin Bauhaus'u çağrıştıran gitarı, Elizabeth Fraser'ın muhteşem soprano vokaliyle birleşince ortaya Viktoryen dönemin karanlık atmosferi çıkıyor. Albümle aynı ismi taşıyan "Garlands" Halloween'e yakışır güzellikle bir çalışma olmuş.




7. 2000 Plus - Homewards
Hollandalı 2000 Plus hakkında neredeyse hiç bilgi yok. 1986-88 arasında, çok kısa süreli bir müzik kariyeri boyunca kendi plağını kendisi çıkarıp iki albüm yayımladı. Gothic müziğin alternative müziğe yenildiği bir dönemde ortaya çıkması belki de onları kıyıda köşede bıraktı. 1986 çıkışlı "The Very First" longplay albümünden "Homewards" benim favori gothic wave şarkılarımdan biridir.




6. Farblos - Winterherz
2010 yılında F. Karnstein tarafından Almanya'da kurulan Farblos hak ettiği değeri görmeyen underrated gothic wave gruplarından biri. İki demo albümden sonra geçen yıl ilk uzunçalarını yayımlayan Farblos 2012'de çıkardığı demo albümünden "Winterherz" şarkısı ile adını duyurdu.




5. The Cure - Cold
Gothic kültürün ikonik ismi Robert Smith öncülüğünde kurulan The Cure müzikal kariyerinin 40. yılına girdi bu yıl. 40 yılda 13 stüdyo albümü yayımlayarak hakkında söylenecek hiçbir şey bırakmayan The Cure yalnızca gothic kültürün değil, 80'ler kültürünün de kült ismi haline geldi. Erken dönem kayıtlarından 1982 çıkışlı "Pornography" albümünden "Cold" şarkısını listede 5. sıradan yer veriyorum.




4. Siouxsie And The Banshees - Halloween
Bu yıl 40'ına basmış gothic müziğin efsanevi grubu, hatta kurucusu bile diyebileceğimiz Siouxsie & The Banshees İngiliz avant-garde müziğinin öne çıkan isimleri arasında yer alıyor. Makyajıyla, sahne duruşuyla, şarkı sözleriyle ve müziğiyle sayısız müzik grubunu ve alt-türleri etkilemiş, kendi alt-kültürünü yaratmış ikonik isim Siouxsie Sioux'nun öncülüğünde 20 yılda 11 albüm çıkaran Siouxsie & The Banshees 1981 yılında yayımladığı "Juju" albümünden "Halloween" isimli şarkısını listeye 4. sıradan alıyorum.




3. Joy Division - Heart And Soul
Kısa dönemde büyük işler başaran Joy Division yalnızca iki albümle müzikte devrim yaratan bir isim oldu. 1980'de majör  depresyondan intihar eden Ian Curtis bu bunalımını en yoğun hissettirdiği şarkısı kuşkusuz "Heart And Soul" oldu. Joy Division hakkında söyleyecek başka hiçbir şeyim yok. Avant-garde müzik seven herkesin hayatına dokunmuş bir kasvetti.




2. The Sister Of Mercy - Lucretia, My Reflection
Gothic rock müziğinin en iyilerinden efsane grup The Sister Of Mercy gothic müziğin ve gothic kültürün kilometre taşlarından biridir. Gothic rock'ın müzik dünyasına yeni yeni adım attığı 1977 yılında İngiltere'de Andrew Eldritch liderliğinde kurulan ikonik grubun müzikal kariyeri dört bölüme ayrılmış durumda. 2 yıl aralıklarla yeniden toplanan grup son olarak 1995'te birleşerek günümüze kadar gelmiş ve bunca zaman içerisinde yalnızca üç albüm yayımlamıştı. Fakat bu durum The Sister Of Mercy'yi hiçbir zaman gözden düşürmedi. Grubun kült şarkısı "Lucretia, My Reflection" ile listenin 2. sırasında.



1. Bauhaus - She's In Parties
Peter Murphy, Daniel Ash, Kevin Haskins ve David J. tarafından 1976'da İngiltere'de kurulan Bauhaus hiç kuşkusuz gothic müziğin en iyi ismi olarak hafızalarda yer edindi. 4AD Records'un arşivimize kattığı efsanelerden biri olan Bauhaus'u liste başı yapmak için çok fazla sebep varken 1983 çıkışlı "Burning From The Inside" albümünden "She's In Parties" şarkısını gecenin şarkısı olarak seçiyorum.






Bonus: Cradle Of Filth - Halloween II
Klasik İngiliz gothic'inin daha sert halini icra eden Cradle Of Filth 25 yıllık bir müzik kariyerine sahip. 2006 yılında yayımladığı "Thornography" albümünden "Halloween II" şarkısı bonus track olarak yer veriyorum. Bu şarkı listenin olmazsa olmazıydı.     

29 Eki 2016

Sleep Party People Yeni Albümünü Tamamladı


Rüyalarımızın fon müziği Sleep Party People dördüncü stüdyo albüm kayıtlarını tamamladı.

Danimarkalı dream pop grubu Sleep Party People (nam-ı diğer tavşanlar), 2014'te yayımladığı "Floating" albümünden sonra yeniden stüdyoda. Bir süredir albüm hakkında Instagram hesabından bilgiler veren grup son olarak albümün neredeyse tamamen bittiğini söyleyip tadımlık bir parça paylaştı. Albüm hakkında henüz ayrıntı vermeyen Sleep Party People önümüzdeki günlerde albümden single parça paylaşabilir.

Yeni Albüm: The Brian Jonestown Massacre - Third World Pyramid


San Fransiscolu neo-psychedelia grubu The Brian Jonestown Massacre 26. yılında 15. stüdyo albümünü yayımladı.

1990'da müzikal kariyerine başlayan San Francisco menşeli neo-psychedelia, shoegaze, garage rock semalarında müzik yapan The Brian Jonestown Massacre bıkmadan usanmadan yeni şeyler üretmeye devam ediyor. En son geçen yıl "Musique de Film Imaginé" albümünü yayımlayan grup şimdi de "Third World Pyramid" ismini verdiği 15. stüdyo albümüyle karşımızda. 

Albümün tamamını buradan dinleyebilirsiniz:

28 Eki 2016

No Clear Mind'ın Yeni Albümünden İlk Şarkı: Starless Night


Atinalı Post-Rock grubu No Clear Mind 3 yıl sonra yeni bir albüm yayımlıyor. Albümden ilk single geldi: "Starless Night".

Post-Rock müziğin hüzünlü ismi No Clear Mind 3 yıl önce yayımladığı "Mets" albümünden sonra ilk kez albüm yayımlıyor. 1 Aralık'ta çıkacak "Makena" isimli albümden ilk single şarkı grubun Soundcloud hesabından paylaşıldı. Eski kayıtlara göre biraz agresif, hatta progressive rock'a göz kırpan yeni şarkıda yeni enstrümanlar ve vokaldeki farklılık da göze çarpıyor. Bir ayağı 70'lerdeyken, diğer ayağı günümüzde olan, post-rock'tan çok deneysel ve psychedelic bir sound yaratan No Clear Mind böylece üçüncü stüdyo albümüne dair iyi bir ipucu vermiş oldu.

Yeni şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:
 

47 Yıl Sonra Gelen Pink Floyd Klibi: Green Is The Colour


Pink Floyd'un Syd Barrett'sız yayımladığı ilk albüm "More"dan "Green Is The Colour" şarkısına grubun erken dönemlerinden görsel kayıtlarının olduğu harika bir video klip geldi.

Pink Floyd'un 1969 çıkışlı soundtrack albümü "More"da yer alan "Green Is The Colour" şarkısına nostaljik bir video klip hazırlandı. Syd Barrett'ın gruptan ayrılmasından sonraki ilk süreçlerde akşamüstü bir kumsalda çekilen canlı performans görüntüleri klipte yer aldı.

Pink Floyd geçtiğimiz günlerde "Childhood's End" şarkısı için yine erken dönem video görüntülerinin, 68 kuşağının ve saykedelik görsellerin olduğu bir klip paylaşmıştı.



Son günlerde grubun erken dönem kayıtları için ciddi bir çalışma yürüten efsanevi grup  11 Kasım'da 1965-1972 yılları arasında grubun kuruluş, yükseliş aşamaları, Syd Barrett'ın ayrılığı ve David Gilmour sonrasını kapsayan muhteşem bir belgesel seti yayımlayacak.

The Early Years Box Set: 1965-1972 isimli belgeselle ilgili ayrıntılar şöyle:

  • 27 CD ve 7 kitapçık
  • 130 şarkı ve 14 saati aşkın görsel ve işitsel kayıtlar
  • 20'den fazla yayımlanmamış şarkı, 7 saat yayımlanmamış canlı performanslar, 5 saat konser kayıtları, single parçalar, sinema görüntüleri ve yeni kayıtlar
  • BBC Radio Sessions kayıtları, alternatif şarkı versiyonları, canlı TV performansları
  • Syd Barret döneminden kalan iki özel şarkı
  • Erken dönem single kayıtları hakkında birtakım tarihi dökümanlar

Yeni Şarkı: The Raveonettes - Choke On Love


Albüm çıkarmak yerine her ay yeni bir şarkı yayımlayan The Raveonettes ekim ayı şarkısını bir video kliple paylaştı. "Choke on Love" bu yılın dokuzuncu şarkısı oldu.

Danimarkalı indie ikilisi The Raveonettes 2016'nın başından bu yana "anti-album" mottosuyla albüm çıkarmak yerine herhangi bir plak şirketine bağlı kalmadan tamamen kendi imkanları doğrultusunda her ay yeni bir şarkı ve video klip yayımlayarak alışılmışın dışında işler yapıyor. Geçtiğimiz ay "Is This Where It" şarkısını paylaşan Sune & Sharin ikilisi şimdi de yılın dokuzuncu şarkısı "Choke on Love" ile karşımızda.

25 Eki 2016

Dead or Alive'ın Vokalisti Pete Burns Hayatını Kaybetti


80'lerin ikonik şarkısı "You Spin Me Round" ile tanıdığımız İngiliz new wave efsanesi Dead or Alive'ın vokalisti Pete Burns 57 yaşında hayatını kaybetti.

Bir döneme damgasını vuran ve birçok müzisyen tarafından yorumlanan unutulmaz şarkı "You Spin Me Round (Like a Record)" ile adını tüm dünyaya duyuran Liverpoollu new wave topluluğu Dead or Alive'ın trans vokalisti Pete Burns 23 Eylül'de ani kalp krizi sonucu hayata veda etti.

Pete Burns, Dead or Alive ile 1980'de müzik kariyerine başladı. Erken dönem kayıtlarında rastlanan gotik atmosfer daha sonra new wave'e evrilerek 1985'te grubun en iyi işi "You Spin Me Round (Like a Record)" ile kendini tüm dünyada tanıttı. Yedi stüdyo albümü bulunan Dead or Alive en son 2000 yılında "Fragile" albümünü yayımlamıştı.

Rest in peace...



24 Eki 2016

Hope Sandoval'dan Yepyeni Şarkı: "A Wonderful Seed"


Hope Sandoval harikalar yaratmaya devam ediyor. 4 Kasım'da çıkacak yeni albüm "Until The Hunter"dan ikinci şarkı Spotify'dan yayımlandı.


Mazzy Star'ın prensesi Hope Sandoval, My Bloody Valentine'dan Colm Ó Cíosóig ile ortak projesi Hope Sandoval & The Warm Inventions 2009'da çıkardığı "Through the Devil Softly" albümünden sonra sessizliğini bozuyor. Daha önce paylaştığı muhteşem Kurt Vile düeti "Let Me Get There" ile açılışı yapan dream pop ikilisi şimdi de "A Wonderful Seed" isimli pek tatlı, sevimli bir akustik şarkı paylaştı. Yeni albüm "Until The Hunter" 4 Kasım'da Tendril Tales etiketiyle yayımlanacak.

Yeni şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:

Yeni Klip: Minor Victories - Cogs (Orchestral Version)


Slowdive, Mogwai ve Editors birleşimi supergroup Minor Victories yeni bir klip paylaştı, yeni albümün duyurusunu yaptı.

Slowdive'dan Rachel Goswell, Mogwai'den Stuart Braithwaite ve Editors'ten Justin Lockey ve kardeşi James Lockey'nin oluşturduğu Minor Victories kendi ismini verdiği debut albümünü 3 Haziran'da çıkarmıştı. Şimdi albümdeki şarkıları orkestra versiyonuyla yorumlayacağı ve "Orchestral Variations" ismini taşıyan bir enstrümental albüm yayınlayacağını duyurdu. 25 Kasım'da çıkacak albümden ilk şarkı bugün yönetmenliğini James Lockey'in yaptığı siyah beyaz bir kliple geldi. Buradan izleyebilirsiniz:

20 Eki 2016

Yeni Şarkı: Efterklang - Stillborn


Kışın gelişiyle kuzeyde hareketlilik artmaya başladı. Nordik müziğin başarılı ismi Efterklang yeni albümünden soprano vokalli, ürkütücü yeni şarkısını gerilimin yüksek olduğu video klibiyle birlikte yayımladı.

Nordik melodilerin huzurlu sesi Danimarkalı Efterklang bu yıl yayımlanacak yeni albümden üçüncü single şarkısını paylaştı. Efterklang, The Happy Hopeless Orchestra ile birlikte üzerinde çalıştığı yeni opera albümü 4 Kasım'da yayımlayacağını daha önce duyurmuştu. Bugün beşinci stüdyo albümü "Leaves - The Colour of Falling"den üçüncü teklisini de paylaştı. Daha önce "Cities of Glass" ve "The Colour Not of Love" şarkısılarını paylaşan grup şimdi sözlerini Ursula Andkjær Olsen'in yazdığı vokalde Katinka Fogh Vintelev'in yer aldığı epik bir şarkıyı en az şarkı kadar ürkütücü bir kliple birlikte paylaştı. Yönetmenliğini Søren Rye'nin oturduğu video klipte oyunculuk şarkının vokalini yapan Vintelev'e ait.

Efterklang'in alıştığımız huzurlu melodilerinin bayağı uzağında operayla birlikte soprano vokalin kullanıldığı gerilimin yüksek olduğu bu taze şarkıya ve klibe buradan ulaşabilirsiniz.

19 Eki 2016

Yepyeni Muhteşem Bir David Bowie Şarkısı: Killing a Little Time


Yayımlanmayan David Bowie şarkılarından üçüncüsü de yayımlandı. Ölmeden önce son vuruşunu yapan Bowie'nin veda busesine kulak verin.

8 Ocak'ta son albümü "Blackstar"ı yayımladıktan üç gün sonra hayata veda eden müzik tarihinin en önemli isimlerinden David Bowie ölmeden önce üç şarkı daha kaydetmişti. Bu üç yeni şarkının ikisi BBC Radio'da dinletildi. Üçüncü şarkı Columbia Records'un YouTube kanalından yayımlandı.

Efsanevi sanatçının "Blackstar" dışında stüdyoda kaydettiği "No Plan", "Killing a Little Time" ve "When I Met You" isimli üç şarkısı "Lazarus" isimli çeşitli sanatçıların Bowie şarkılarını seslendirdiği bir albüm ile birlikte yayımlanacak.

Bugün Youtube'dan paylaşılan bu şarkıyla David Bowie'nin ölmediğine bir kez daha tanıklık edin.

Yeni Şarkı: Her Name is Calla - Kaleidoscoping


Kış mevsiminin teması İngiliz post-rock grubu Her Name is Calla buz gibi soğuk bir single yayımladı.

Leicester menşeli minimal post-rock grubu Her Name is Calla 25 Kasım'da Deadwall ile birlikte "Come Play With Me" adında bir split albüm yayımlayacak. İki şarkılık bu mini split albüm 7" plak olarak piyasaya sürülecek. Her Name is Calla plağın A yüzünde "Kaleidoscoping" şarkısı ile yer alacak.

Yeni şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:

Grizzly Bear Yeni Albüm Yayımlıyor


Brooklyn çıkışlı indie pop grubu Grizzly Bear 4 yıl sonra yeni albümün duyurusunu yaptı.

2012'de çıkardığı "Shields" albümünden sonra ilk kez stüdyoya giren indie müziğin renkli yüzü Grizzly Bear nihayet yeni albümü müjdeledi. Güzel haber grubun resmi Twitter hesabından duyuruldu:


18 Eki 2016

Uyku Dinletisi: Lustmord - Heresy, Part I



"Uykuya dalanın dehşetini bilir misin? Ayak parmaklarına kadar korkar. Çünkü altındaki yer kayar ve düş başlar."
(Friedrich Nietzsche, Zerdüşt)

Bu gecenin uyku şarkısı niyeti iyi olmayan bir kâbus şarkısı. Ölmediğim, parçalanmadığım, kaosu, yıkımı ve korkuyu görmediğim rüyalardan asla haz alamadım. En harika rüyalarda bile mutlaka kaosun bir parçasına tanık olmuşumdur. Rüyalar muhteşem bir imajlar sahnesi ise yıkım dolu kâbuslar da tıpkı yüksek bütçeli apokaliptik filmler gibi duyguların dorukta olduğu senaryolardır. Peki ya şarkılar? 

Korku, insanlığın hatta evrim skalasındaki en alt türlere inebilecek kadar çok eski ve köklü bir canlılık duygusudur. Korku, yaşamın en belirgin özelliğidir. Öyleyse bu kadim, arkaik duyguyu neden sinemanın, edebiyatın dışında müziğin de bir konusu haline getirmelim ki? Getirdik de. 

Dark ambient müziğin tarihi eskidir. Çünkü dark ambient korku-gerilim sinemasının vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Stanley Kubrick'in 1980 tarihli The Shining filminin introduction'ını hatırlayın. Bir yandan yazılar geçip gidiyor, öte yandan uçsuz bucaksız bir yolda araba ilerliyor. Tam o sırada çalan psikoloji bozan şarkı dark ambient'ın ilk örneklerindendir. Buradan dinleyebilirsiniz onu. Ancak dark ambient bir müzik türü olarak 90'ların başında yaygınlaştı. Drone, industrial, ambient ve funeral doom ile ilintili olan bu korku dolu müziğin günümüzde kuşkusuz en iyi temsilcisi olan Lustmord 52 yaşındaki Amerikalı müzisyen Brian Williams'ın tek kişilik projesidir. Lustmord müzik kariyerine 1980'de başladı. 1981'de "Lustmørd" adını verdiği debut albümü ile underground müzik dünyasına karanlık bir giriş yaptı. 20'den fazla uzunçalar albümü ve çok sayıda EP, single, remix ve split albümü bulunan Lustmord avangard müziğin psikoloji bozan, dehşet saçan çehresidir. Bu gecenin şarkısı Heresy Part I 1989 çıkışlı "Heresy" albümünün, hatta belki de Lustmord'un tüm şarkıları arasında en huzur kaçıran, korku saçan, psikoloji bozan şarkısı olabilir.

Işıkları kapatın, yatağınıza uzanın, hiçbir şeyle ilgilenmeyin. Yalnızca dinleyin.

David Bowie'nin Yayımlanmayan Son Şarkısını Dinleyin: "When I Met You"


David Bowie son albümünden önce kaydettiği fakat hayatını kaybettiği için yayımlayamadığı şarkılar yayımlamıyor. Karşınızda "When I Met You".

David Bowie'nin "Blackstar" albümü dışında kaydettiği son üç şarkısı cuma günü David Bowie anısına hazırlanan ve çeşitli sanatçıların Bowie şarkılarını seslendirdiği "Lazarus" isimli albümle birlikte yayımlanacak. İngiliz müzik dehası David Bowie'nin bu yıl ölümünden önce stüdyoda kaydettiği "No Plan", "Killing a Little Time" ve "When I Met You" isimli üç şarkısı "Lazarus" isimli bir albüm ile birlikte yayımlanacak. Albümde birçok farklı müzisyenin seslendirdiği David Bowie şarkıları da yer alacak. İki CD halinde hazırlanan bu albüm 21 Ekim'de piyasaya sürülecek. Ancak öncesinde BBC Radio 6 güzel bir sürpriz yaparak "When I Met You" şarkısını radyoda çaldı. Buradaki radyo kaydından 51. dakikada bu muhteşem şarkıyı dinleyebilirsiniz.

14 Eki 2016

Mono'nun Yeni Albümü "Requiem From Hell" Yayımlandı


Japonyalı post-rock dehası Mono yeni albümünü bugün hem fiziksel hem de elektronik ortamda yayımladı.

Post-rock müziğin başarılı temsilcisi Mono iki yıl aradan sonra dokuzuncu stüdyo albümünü yayımladı. Bugün resmen çıkan albüm elektronik ortamda da dinleyiciye sunuldu. Mono'nun klasik çizgisinden çıkmadığı minimal, sert ve melankolik albümü "Requiem From Hell" toplamda beş şarkıdan oluşuyor. Albümün tamamını Bandcamp üzerinden dinleyebilirsiniz.

Amiina Yeni Şarkı Paylaştı: Telegram


İzlanda müziğinin huzurlu tınıları Amiina kasımda yayımlayacağı yeni albümünden ilk şarkısını paylaştı.

Uzun bir dönem Sigur Rós'un orkestrası olarak sahne alan Amiina kendi müzikal kariyerinin üçüncü stüdyo albümünü yayımlamaya hazırlanıyor. İzlanda'nın nevi şahsına münhasır minimal müzik perspektifini naif, huzurlu ve neşeli seslerle birleştiren Amiina en son 6 yıl önce "Puzzle" isimli bir LP yayımlayamıştı. Daha önce duyurusunu yaptığı "Fantômas" albümünü 25 Kasım'da yayımlayacak olan Amiina bugün Soundcloud profilinden "Telegram" adını verdiği bir şarkı paylaştı. Önceki kayıtlarına göre hafif karanlık ve soğuk bir atmosfer ile yeni albüme dair bir ipucu olan bu yeni şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:

13 Eki 2016

Albüm Kritiği: The Radio Dept. - Running Out Of Love


The Radio Dept. 6 yıl önce yayımladığı albümü "Clinging to a Sceme" albümünden sonra ilk kez yeni bir stüdyo albümüyle karşımızda. Ara ara single şarkılarla yüzümüzü güldürmeyi ihmal etmeyen dream pop müziğin prostest kanadı The Radio Dept. electronic öğelerin bolca kullanıldığı biraz politik, biraz sosyal mesajların yer aldığı yeni albümü "Running Out Of Love" albümünü Labrador Records etiketiyle yayımlıyor. Ben de albüm hakkında bir yazı kaleme aldım.

"Running Out Of Love" 21 Ekim'de fiziksel olarak yayımlanıyor. Ancak ilk kez NPR Music'te stream olarak yayına girdi.


Açılış şarkısı Sloboda Narodu özlediğimiz The Radio Dept. şarkılarından çok tatlı bir esinti olmuş. Hırvatça-Sırpça "halka hürriyet" anlamına geliyor. 1942'de idam edilen Yugoslav partizan Stjepan Filipovic'in idamdan önce söylediği "Smart fasizmu, sloboda narodu!" (faşizme ölüm, halka hürriyet) sloganından alıyor ismini. Albümde gitarın nadir kullanıldığı naif bir dream pop örneği olan bu güzel şarkıyı dinlerken The Radio Dept.'in eski günlerine dönüyorsunuz. Şarkı ayrıca geçen yıl yayımlanan Death To Fascism single'ından esintilenerek hazırlanmış. Klasik bir The Radio Dept. şarkısı olan Sloboda Narodu albümdeki en güzel şarkılardan biri diyebilirim. "Freedom now!"

İkinci şarkı Swedish Guns albümden yayımlanan ikinci single parçaydı. Daha önce de dinleme fırsatı bulduğumuz bu harika şarkı bolca synth öğelerin kullanıldığı The Radio Dept.'in yeni yüzü oldu. Her ne kadar gitar kullanılmasa da ve bu nedenle yoğun bir eleştiriye maruz kalsa da, Swedish Guns tüm bu eleştirileri boşa çıkaracak kadar çok güzel. Şarkıyı bu kadar çok güzel kılan şey hiç kuşkusuz şarkının ritmi, sözleri ve Johan Duncanson'un harika vokal performansı.

İlk iki şarkı ne kadar muhteşem olsa da aynı şeyi We Got Game için söylemek pek mümkün değil. Konu The Radio Dept. olunca istemsizce çıtayı yüksek tutuyorum. Ancak benim böyle bir yorum yaptığıma bakmayın. We Got Game piyasada dream pop veya indie pop etiketiyle yayımlanan birçok şarkıdan çok daha güzel. Elektronik öğelerin yine had safhada olduğu bu şarkı The Radio Dept.'in synthpop sularına ayak bastığı ilk şarkı olabilir.

Thieves Of State The Radio Dept.'in daha önceki albümlerinde de yer verdiği tadımlık bir ambient şarkı. Her albümde mutlaka denk gelebileceğiniz 2 dakikadan kısa bu intro tadındaki enstrümental şarkı albümün kısa bir trailer'ı olabilir.

Occupied albümün yayımlanan ilk single şarkısıydı. Daha önce de "nerede bu gitarlar?" diye eleştirdiğim şarkıya şarkının o güzel atmosferinin, sözlerinin ve Duncanson'un naif vokalinin hatrına saygı duydum ve bağrıma bastım. 7 dakika 18 saniyelik bu uzun şarkı (The Radio Dept. şarkıları uzatmayı sevmez) albüme dair ilk ipuçlarını taşır nitelikteydi: elektronik öğeler, synthler, hızlı bir ritim ve gitarsız bir sound. Fakat The Radio Dept. nereye dokunsa çiçekler açıyor. Bu da gol oldu!

Albümün altıncı şarkısı This Things Was Bound To Happen kötü bir giriş yapıp Duncanson'un muhteşem sesiyle bambaşka bir hâle bürünüyor adeta. Bir tane mi kötü şarkı yapmazsınız siz? Bu şarkıda da geçmişten esintilere tanık oluyoruz.

Can't Be Guilty derin bir sound ile başlıyor. Gerek şarkının ritmi olsun, gerek sözleri olsun, gerekse de atmosferi olsun pek bir sakin ve hoş. Ölüm, umutsuzluk ve sevgi gibi soyut kavramlara değinen The Radio Dept. son dönemlerde yoğun bir şekilde öne sürdüğü politik söylemden bir hayli uzakta kendi içine kapanık bir şarkıyla karşımızda. Evet, bu şarkı da muhteşem olmuş.

Committed To The Cause bas gitarla güzel bir giriş yapıp ritmiyle şarkının seyrini bozmadan aynı ölçekte devam ediyor. Çok farklı seslerin bir araya geldiği bu şarkının başlarında hafiften bir 90'lar havası sezdim. Şarkıda bas gitar Duncanson'un vokalinin bile önüne geçiyor.

Albümle aynı ismi taşıyan Running Out Of Love albümün ikinci enstrümental şarkısı özelliğine sahip. Sakin bir ritimle, Duncanson'un temiz dream gitar dokunuşlarıyla her ne kadar yenilik peşinde olsa da bir ayağının hâlâ geçmişte olduğunu gösteriyor bize The Radio Dept.

Albümün son şarkısı Teach Me To Forget house ritimle başlayıp derinden bir 90'lar elektronik müziğini verse de Johan Duncanson şarkıyı bir felakete sürüklemekten kurtarıyor. Ancak şarkı aralarında o kulak tırmalayan elektronik sound şarkının ilerleyen bölümlerinde house ritimleriyle de birleşerek albümün en kötü parçası olma hakkını kazanıyor. Bu şarkıyı Duncanson'un güzel vokali bile kurtaramadı.

Genel itibariyle baktığımızda elektronik çizgiye kayacak diye endişeyle beklediğim bu albüm neyse ki endişelerimi boşa çıkardı. Yer yer geçmişten izler taşıyan "Running Out Of Love" yeni tatlar arayışında olan The Radio Dept.'in muhtemelen bir geçiş albümü niteliğini taşıyor. İsveç'te günlük sosyal yaşamdan grup üyelerinin kendi yaşam deneyimlerine, anti-faşist duruştan iç dünyanın soyutluğuna uzanan bu başarılı albüm The Radio Dept.'e olan sevgimizi bir kez daha büyüttü. Evet, her ne kadar biz The Radio Dept. dinleyicileri grubun shoegaze, dream pop ve noise semalarında mütevazı uçuşuyla sevmiş olsak da grubun bu yeni stili, gitarsız şarkıları, elektronik ritimleri kendilerinden çok bir şey kaybettirmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.

En güzel şarkı: Swedish Guns
En kötü şarkı: Teach Me To Forget
En güzel sözler: Can't Be Guilty

Not: 7/10